Dijital Televizyon Nedir, Ne Değildir?

Teknolojideki hızlı değişimler, son zamanlarda gündeme gelen bazı kavramların anlaşılmasını da zorlaştırıyor, ya da en azından birbirine karıştırılmasına neden olabiliyor. Dijital (digital, sayısal) televizyon da bunlardan bir tanesi. Özellikle Türkiye'de dijital TV denince insanlar tek bir şeyden söz ettiklerini düşünüyorlar, oysa dijital TV'nin değişik türleri var. Bunlar hakkında kısaca bilgi vermeye calışalım.
Dünyada kabul görmüş 3 dijital yayın standardı kullanılıyor. Avrupa'da DVB (digital video broadcasting), ABD'de ATSC ve Japonya'da ISDB. Sanırım Breziyla'da kullanılan SBTVD formatını da bunlara ekleyebiliriz (Bu sonuncusu ISDB tabanlı olduğundan 4. bir standart olarak değerlendirilmeyebilir.). Ancak bu yazıda DVB üzerinde durmayı planlıyoruz, zira Türkiye de DVB standardını kullanıyor.

Öncelikle bir serzenişte bulunalım. Tüm dünyada kullanılmakta olan 3 analog TV (görüntü) standardı vardı: PAL (Fransa hariç Avrupa, Güney Amerika), NTSC (ABD, Kanada, Japonya) ve SECAM (Fransa, Rusya ve eski Sovyet Cumhuriyetleri). (Bu formatlar elbette parantez icinde yazılı yerlerden başka yerlerde de kullanılıyorlar.) TV üreticileri, çok sayıda standarda uyumlu TV üretmek maliyetli olacağı icin sıkıntılar yaşıyorlardı. Dijital yayına geçiş bu standart karmaşasını ortadan kaldırmak için uygun bir fırsattı, ancak bu fırsat da kaçtı.

DVB standardı değişik formatlarda karşımıza çıkıyor. Bunlardan birisi neredeyse artık her eve girmiş olan uydu alıcıların kullandığı DVB-S (DVB-Satellite). Bilindiği gibi dijital uydu yayını almak için ülkenin bununla ilgili bir karar alması gerekmiyor. Evine uydu alıcı alabilen herkes alıcısını tüm dünyaya yayın yapan uydularan bir tanesine ayarlayarak dijital yayının keyfini çıkartabiliyor.

Dünyada pek yaygın olarak kullanılmayan ikinci DVB formatı ise DVB-C (DVB-Cable). Kablolu televizyonun iyice yerleşmiş olduğu Almanya'yla birlikte akla gelen bu format son zamanlarda fuarlarla yapmaya çalıştığı çıkışa rağmen henüz beklenen ilgiyi uyandıramamış durumda.

Son zamanlarda sık sık duyduğumuz "Türkiye de dijital yayına geçiyor", "Analog yayın artık bitiyor" gibi cümlelerle gündeme gelen ve karasal dijital standardıysa DVB-T (DVB-Terrestrial). (Konuyla ilgili bu haber Türkiye'nin sayısal yayına geçişiyle ilgili bilgi veriyor.) Avrupa'da yaygınlaşması büyük ivme kazanmış olan bu standart ülkenin dört bir yanına yayılmış dijital TV vericilerinin aynı geleneksel analog yayında olduğu gibi yayın yapması esasına dayanıyor. Bu yayını alabilmek için Tükiye'deki yayına uygun tasarlanmış DVB-T alıcısına sahip bir televizyona ya da uydu alıcısı gibi bu yayınları alıp televizyona aktaran bir cihaza ihtiyac var. Dijital yayına geçişle Türkiye'de satılan yeni televizyonlarin tamamının DVB-T yayın alma kapasitesine sahip olması öngörülüyor.

Digiturk, D-Smart gibi uydu tabanlı hizmetlerin yaygınlaşması ve ucuzlaması, ayrıca standart uydu yayınında yüzlerce ücretsiz kanal bulunması DVB-T'nin yaygınlaşmasını belirli ölcülerde sekteye uğratacak gibi görünüyor. Her ne kadar DVB-T yayına geciş hükümetler tarafından desteklenen bir politika olsa da, karasal (DVB-T) yayında bulabildiklerinin hepsini uyduda da bulan, buna ek olarak karasal yayın yapma gücüne sahip olmayan alternatif kanallara da ulaşabilen kullanıcının karasal yayına büyük rağbet göstermesi beklenmiyor (en azından Türkiye icin). Dolayısıyla dijital karasal yayın, cağdaş bir yayın teknolojisine gecmiş olmanın ötesinde bir şey vaadetmeyecek gibi görünüyor. Analog yayın teknolojisinde 20 olan kanal sayısının dijital teknolojiyle 40-80 arasında bir noktaya gelmesi, yüzlerce kanaldan söz edilen dijital uydu yayınıyla karşılaştırınca cok anlamlı olmuyor. Dijital yayının onemli bir getirisi belki de kentlerdeki analog TV vericilerinin yarattığı görüntü kirliliği. 2012 yılında analog yayını tamamen kesmeyi planlayan Türkiye'nin kullanıcılara analog televizyon yayınına göre daha fazla etkinlik sağlayan EPG gibi servisler konusunda nasıl bir tutum sergileyeceğini bekleyip göreceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder