Alıntı Yaparken

Bir blogun en değerli öğesi özgün içeriğinin niteliğidir. Başka sitelerden, bloglardan kaynak belirtilmeden kopyalanan içerik her şeyden önce okura karşı saygısızlıktır. Üstelik, hatalı veriler, yanlış bilgiler bu yolla virüs gibi yaygınlaşırlar. Kendine saygısı olan bir blog yazarı bu konuda azami dikkat göstermelidir.

“Kaynak belirtmeden alıntı yapmak” daha genel bir ahlâkî tartışmanın konusudur. Bunun dışında, kaynak belirterek de olsa blogunuzu alıntılarla doldurmak okurlarınız tarafından olumlu karşılanmayabilir. Bu, biraz yaptığınız alıntıların niteliğine biraz da blogunuzun kapsamına bağlıdır.

Blogunuzun kapsamı çokgenişse, yapacağınız uzun alıntıların okur tarafından nasıl karşılanacağını kestirmeniz de güçleşir. Okurların büyük çoğunluğu yaptığınız alıntıyı “hoşuma gitti, paylaşayım dedim” demişsiniz gibi değerlendirecektir. Bunun da geri dönüşü çok nitelikli olmaz. Oysa 15. yüzyıl Güney Amerika tarihi konusunda bir blog tutuyorsanız, bu konuda yapacağınız her alıntı konuya önemli bir katkı olarak görülüp değerlendirilir. Çünkü blogunuzun kapsamı zaten yeterince dar olduğu için, yapacağınız alıntı o bağlamın içinde bir tartışma yaratma, konuyla ilgilenenleri heyecanlandırma potansiyeline sahiptir.

Alıntı yaparken fazla uzun olmamasına dikkat etmelisiniz. Bütün bir paragrafı alıntılamak yerine paragrafın ana düşüncesini birkaç cümleyle özetleyip alıntıyı yaptığınız kaynağa link vermek yazınızın akıcılığını artırabilir. Meselâ kitabını tanıttığınız yazarın hayatını uzun uzun alıntılamak yerine, yazarın biyografi sayfasına link verip, biyografinin yalnızca yazıyla ilgili kısımlarını kısaca özetleme yolunu seçmelisiniz. Böylece hem konuyla ilgilenen okura daha fazla bilgiyi nereden edinebileceği konusunda yol göstermiş olursunuz hem de gönderiniz bu türden ayrıntılarla şişmemiş olur.